1 Mayıs 2019 Değerlendirmesi ve Çıkarılması Gereken Sonuçlar

1 Mayıs 2019 Değerlendirmesi ve Çıkarılması Gereken Sonuçlar

Öncelikle 1 Mayıs 2019’un tüm ülke çapında hemen hemen bütün illerde ve ona ilaveten kimi önemli ilçelerde yığınsal olarak kutlanmasını önemli gördüğümüzü belirtmek isteriz. Kutlamaların birçok il ve ilçeye yayılması işçi sınıfının ve emekçilerin katılım oranını artırmaktadır. Niceliksel olarak bu olumluluğun altını çizerken aynı olumlu değerlendirmeyi nitelik açısından yapmamız mümkün değildir. Nitelik açısından bu yılki 1 Mayıs kutlamaları da öncekiler gibi birçok eksiği taşımaktadırlar.

Ancak bu konuya geçmeden önce, en önemli olumsuzluk olarak İstanbul’da Taksim 1 Mayıs Alanı yasağının kırılamamış olmasını da en büyük zaaf olarak değerlendirmek gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Burada söz konusu olan militan veya kadroların 1 Mayıs alanına çıkmaları meselesi değildir. Aslolan yığınsal İstanbul 1 Mayıs’ının Taksim 1 Mayıs Alanı’nda kutlanabilme yeteceğinin tekrar kazanılması meselesidir.

1 Mayıs 2019’u değerlendirirken ele almamız gereken en önemli olgu işçi sınıfının bölünmüşlüğü olgusudur. Özellikle sendikal konfederasyonlar ve onlara üye işkolu sendikalarının merkezi kutlama adı altında düzenledikleri 1 Mayıs mitingleri bu sorunun dışa vurumunun işareti olmaktadır. DİSK ve KESK İstanbul’da, TÜRK-İŞ Kocaeli’nde, HAK-İŞ ise Urfa’da merkezi 1 Mayıs kutlamaları düzenleyerek temelde varolan işçi sınıfının bölünmüşlüğünü bir kez daha resmen ilan etmiş oluyorlar.

Komünistler işçi sınıfının sendikal birliğini savunmaktadırlar. Bu birlik ilk aşamada ekonomik, sosyal ve demokratik alanda kendisini sendikal birlik olarak ifade etmektedir. Sendikal birlik ideolojik ve siyasal birlik değildir. İşçi sınıfının kendi ekonomik, sosyal ve demokratik sorunları temelinde patronlara karşı sendikal örgütlenmelerde oluşturacakları birliktir. Farklı siyasal eğilimlere ve tercihlere sahip işçilerin kendi hakları için sendikalar çatısı altında birlikte örgütlenmeleri gerekliliğidir.

İşçi sınıfının sınıf bilinci kazanması daha farklı bir konudur ve bu görevi yerine getirme görevi işçi sınıfının politik öncü örgütü, Türkiye Komünist Partisi’nin görevidir. TKP, bu görevini yerine getirmeyi bir süreç olarak ele almaktadır ve sadece sendikal çalışmalara bağlamamaktadır. Partinin bizzat işyerlerinde temel parti örgütleri kurması, işçi birlikleri, konseyleri ve komiteleri kurması bu sürecin birer görevleridir. Ancak, bu sürecin bir parçası da partinin sendikalar içinde, özellikle tabanda yürüteceği çalışmalardır. İşçi sınıfının tabanını yani yığınını harekete geçiremeyen, grevlere, direnişlere, eylemlere motive edemeyen, toplu olarak işyerlerinden 1 Mayıs yürüyüş ve mitinglerine katılmasını örgütleyemeyen iş kolu sendikalarının temsilcilik, şube, bölge veya merkez yöneticisi olmak bir anlam taşımaz. Başka bir deyişle, türlü entrikalar ile paraşütle sendikaların yönetimlerine inmek bu sorunları çözmüyor. Onun için sınıf çalışmasının ana alanları fabrikaların, tersanelerin, maden ocaklarının, inşaat şantiyelerinin, büro ve bankaların kendisidir. Bu görevin yerine getirilmesinde de ana sorumluluk TKP’de olduğu için, sorunlara orta ve uzun vadede çözüm üretmek için bu alanlarda çalışmalarına ağırlık vermektedir.

Bu çalışmaların bir süreci kapsadığını da dikkate alarak, buna rağmen bugünkü verili koşullarda işçi sınıfının sendikal bölünmüşlüğüne dikkat çekmek ve işçi sınıfının sendikal birliğini oluşturmak için çalışmalar yapmak yine komünistlerin, TKP’lilerin görevidir.

İşçi sınıfının sendikal bölünmüşlüğüne rağmen, 1 Mayıs kutlamalarında her konfederasyonun ayrı merkezi kutlamalar düzenlemesi yerine tüm konfederasyonların hem merkezi olarak hem de tüm il ve mümkün olan ilçelerde birlikte kutlamalar gerçekleştirmeleri öncelikle hedeflenmesi gereken bir amaç olmalıdır. Bu amacı gerçekleştirmek 1 Mayıs’tan aylar önce tüm sendikal konfederasyonların biraraya gelerek ortak bir 1 Mayıs Hazırlık Komitesi kurmasından geçmektedir. 2020 1 Mayıs’ı için bu hedeflenmelidir.

Yılbaşı kutlamaları, seçimler sonucunda siyasal kutlamalar ve futbol takımlarının şampiyonluk kutlamaları olduğunda geçerli olmayan bu yasak sıra 1 Mayıs’a gelince “Taksim miting alanı statüsünde değildir” gerekçesiyle işçi sınıfının karşısında bir yasak olarak çıkmaktadır.

Konfederasyonlar arası sendikal işbirliğinin sağlanarak 1 Mayıs Hazırlık Komitesi’nin birlikte oluşturulması ile İstanbul’da Taksim 1 Mayıs Alanı yasağının kırılması birlikte ele alınmalıdır ve Taksim 1 Mayıs Alanı geleneğinin başlatıcısı olan DİSK bu konuda insiyatif üstlenmelidir.

İşçi sınıfının sendikal birliğinin sağlanmasında DİSK’in rol üstlenebilmesi, kendisinin güçlenmesinden ve örgütlenmesinden, daha çok kilit fabrika ve işyerinde Toplu İş Sözleşmesi yetkisi almasından geçmektedir. İşkolu ve sendika yönetimlerinde sendika bürokratlarının kendi yerlerini korumak için alışkanlık haline getirdikleri edilgen mücadele yöntemleri yerini savaşkan ve sonuç alıcı bir tarza dönüştürmelidir. Bu değişimin sağlanmasında TKP’lilerin önemli rolleri olacaktır. Gerek DİSK üyesi işkolu sendikalarında ve de gerekse diğer konfederasyonlara bağlı işkolu sendikalarda komünistlerin etkilerini ve rollerini artırmak bu amacı gerçekleştirmek için belirleyici önem taşımaktadır.

TKP kadro ve örgütleri sendikal çalışmaya bu sorumluluk ve bilinçle yaklaşmaktadırlar. Sınıfın örgütlenmesini sağlamak, sendikal birliği sağlamak için sendikalar içinde çalışırken diğer yandan da işçi yatağı semt ve mahallelerde emek konseylerinin ve işçi komitelerinin örgütlenmesine ağırlık vermektedirler. Emek konseyleri ve işçi komitelerinde sendikal bilinç kazanan işçiler, çalıştıkları fabrika, tersane, maden, şantiye ve işyerlerinde sendikal çalışmalara bu bilinç ile katılacak ve işçi sınıfının sendikal birliğinin sınıf ve kitle sendikacılığı temelinde inşa edilmesi yönünde mücadele edeceklerdir. İşçileri sendikal çalışmadan soğutan ve uzaklaştıran, uzlaşmacı ve teslimiyetçi sendikal anlayışın geriletilmesi ancak bu şekilde mümkün olacaktır.

Sendikaların örgütlenmedikleri veya örgütlenmek “istemedikleri” işyerlerinde de işçilerin yığınla sorunları mevcut. Hatta örgütsüz işyerlerinde sorunlar kat ve kat daha fazla. Emek konseyleri ve işçi komiteleri bu işyerlerine müdahale ederek, işçilerin haklarının alınmasını sağlamak için direnişler örgütleyerek, sendikaların olmadıkları yerlerde patronlarla masaya oturarak işçilerin haklarını dikte ederek elde etmelidirler. Pratik bu konuda sonuç alınabileceğini göstermiştir. Bu mücadeleler içinde işçiler ister bir konfederasyona bağlı, gerekirse de bağımsız işkolu sendikalarında örgütlenebilir. Emek konseyleri ve işçi komiteleri örgütlenen işkolu sendikasının çalışmalarını denetleyerek sınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerinin uygulanmasını sağlamalı, bu olmuyorsa işyerlerinde varolan uzlaşmacı sendikaların sökülüp atılıp sınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerine uygun sendikaların yetki almasını sağlayacak güce erişebilmiş olmalıdır.

Bütün bu çalışmaların başarıyla yerine getirilmesi TKP kadro ve örgütlerinin ısrarlı, ilkeli ve sürekli faaliyetleri ile sağlanabilecektir. Bu alanda gelişme kaydedildiğinde ülke çapında sendikal mücadelenin niteliğinin gelişeceği ve 1 Mayıs’ların da anlam ve özüne uygun daha savaşkan ve daha coşkulu kutlanabileceğine şahit olacağız. Sendikal alanda örgütlenme, emek konseyleri ve işçi komitelerinin örgütlendiği alanlarda 1 Mayıs’lara hazırlık ve işyerleri ile yerellere özgün 1 Mayıs kutlama faaliyetleri de ayrıca gelişecektir. İlgili alanlarda en geniş işçi ve emekçi yığınlar 1 Mayıs’ı felsefesine uygun anlamıyla kutlayacaklar ve aynı zamanda bilinçlenip örgütleneceklerdir.

Hem nicelik olarak, hem de nitelik olarak işçi sınıfının mücadele, birlik ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ların daha başarılı olarak kutlanması TKP örgüt ve kadrolarının bu tür çalışmalarının gelişmesi ile atbaşı sağlanabilecektir. Bu çalışma zorlu bir çalışmadır, ancak zoru başaracak olanlar da komünist kadro ve örgütlerdir.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi Sekreterliği
7 Mayıs 2019