100. YIL’ın Düşündürdükleri

100. YIL’ın Düşündürdükleri

Türkiye Komünist Partisi Merkez Organı ATILIM

Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin 100. Yılı’nı karşılıyoruz. Fakat unutmamamız gerekir ki bu 100 yılın son 26 yılı Sovyetler Birliği’nde karşı-devrim sonucunda kapitalist üretim ve mülkiyet ilişkilerinin tekrar kurulduğu bir süreçte geçti. Eğer karşı-devrim yaşanmasaydı bugün sosyalizmin nasıl mükemmelleştirildiğini, daha yerine getirilmesi gereken görevleri ve belki komünizm kuruculuğuna yönelik somut hedefleri tartışıyor olacaktır. Olmadı, darbe yedik, yenildik.

İnanıyoruz ki bu yenilgi geçici bir yenilgidir. Bu süreci hazmetmek “Komünist olmanın kıstası Sovyetler Birliği’ne karşı tutumdur” eğitimi ile büyüyen kuşağı fazlasıyla etkiledi. SBKP ile partimiz TKP arasındaki sarsılmaz dostluk ve kardeşlik bağları sorgulanmaya başlandı. Kimileri demokratik merkeziyetçiliği ve dolayısıyla Leninci Parti anlayışını mahkum etmeye başladılar. Başkaları Proletarya Diktatörlüğü’ne şüpheyle yaklaşmaya başladı. “Daha demokratik bir Sosyalizm olsaydı….” türü söylemler sık sık tekrarlanır oldu.

Sorun gerçekten bu nedenler miydi, Sovyetler Birliği ve Reel Sosyalizmin diğer ülkelerinde karşı-devrim neden baskın çıktı. Bunun iç ve dış faktörleri nelerdi. 100.Yıl münasebetiyle bu soruların yanıtlarını vermeye yönelik çalışma yapmamız gerekiyor. Türkiye’de bu görev öncelikle partimize düşüyor.

Günümüzde birçok kardeş parti devrimin merkezini başka bölgelere kaydırmaya çalışıyor. Olabillir. Toplumsal dinamikler sınır tanımaz. Ancak biz başta Sovyetler Birliği olmak üzere Reel Sosyalizmin diğer ülkelerinden kişi, kurum ve kuruluşların bu konularda ciddi analizler ortaya koymalarını bekliyoruz. Bu ülkelerdeki kimi eski Bilimler Akademisi üyesi Profesörlerin yaptığı gibi Sosyal-Demokratlaşmak bu sorulara ciddi yanıtlar vermeden kaçamak yapmak demektir.

Rusya’da ve diğer Sovyet Birlik Cumhuriyetlerinden KP’lerin ve SBKP ardıllarının bu sorulara yanıt vermede önemli olduklarını ve bu deneyler ışığında yeni bir devrimci dalganın oluşmasında bu deneyi yaşayanların belirleyici rol üstlenmek zorunda olduklarını düşünüyoruz.