LİKİDASYON KOMPLOSUNA SON DARBEYİ GENÇ KOMÜNİSTLER VURUYOR… GENÇ KOMÜNİST KADROLAR SICAK SAVAŞIMLAR İÇİNDE YETİŞİYOR!

II. KADRİ EROL KOMÜNİST HAMLESİ (10 EKİM 2017 - 29 OCAK 2018)

LİKİDASYON KOMPLOSUNA SON DARBEYİ GENÇ KOMÜNİSTLER VURUYOR… GENÇ KOMÜNİST KADROLAR SICAK SAVAŞIMLAR İÇİNDE YETİŞİYOR!

Kemal Tayfun Benol (Kadri Erol)

Yoldaşlar;

 
ATILIM’ın Ocak sayısında yayınlanan 5 Ocak 2018 tarihli değerlendirmemizin sonunu şöyle bağlamıştık: Parti örgütlerimiz gençliğe yönelmeyi ve likidasyon süreci içinde oluşan kuşak farkını kapatma görevini birincil görev olarak görmektedir. Gençliğin içinde de genç işçi ve emekçi kadın ve erkeklere yöneliyor. Bu alanda elde edilen kazanımlar genelleştirilerek sistemli bir biçimde yaygınlaştırılacak. Partimizin örgütsel alanda geleceği bu çizginin ısrarla sürüdürülmesi ile teminat altına alınmıştır. Örgütsel anlamda tüm diğer konulardan daha önem taşıyan gençlik alanı bu hamle sürecinde derinlemesine ele alınan üçüncü alan olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıntıları ayrı bir değerlendirme konusudur.”

Buradan devam ediyoruz.

Partimizin likidasyon girişimi olarak 1986 TKP-TİP “birleşmesi” ve 1987’de TBKP oluşumu veri alınıyor olsa da, işin içinde olan kadrolar çok iyi biliyorlar ki, likidasyon girişimi 1983 V.Kongre sonrası başlamış, yine 1983 yılı sonunda Bilen yoldaşın kaybı ile hızlanmış ve 1985 yılından itibaren fiilen uygulanmaya başlanmıştır. Uygulama Parti Gençlik Komitesi’nin işlevsiz hale getirilmeye çalışılması ve likidasyonun ülkedeki mimarının sorumluluğunda bizzat uygulanmıştır. Bu komplonun tarafları ve canlı tanıkları hala yaşamaktadırlar. Komplonun mimarı ise aynı uğursuz görevine aynı kadroları etrafında tutarak devam etmektedir. Sonuçta o dönemde parti gençlik kadrolarını oluşturan yoldaşlar 1960’lı yıllar doğumluları iken, yönetici komitelerde görev yapanlar ise 50’nin sonu ile 60 doğumlulardı. O dönemde özellikle üniversite öğrencileri arasında yürütülen sonuç alıcı çalışmalar da komploya paralel olarak sönümlenmeye başlamıştı. “Üniversiteli” ve “Söz Hakkı” dergileri çevresinde yürüyen yarı-legal ve legal çalışmalar İLERİ gazetesinin illegal yayınları ile besleniyordu. Bu çalışma, sapasağlam bir örgüt ve geniş bir çevresi ile komplocular tarafından YARIN dergisi temelinde TİP’li gençlerin çalışmalarına feda edildi. O dönemde YARIN dergisini de yayınlayan çevrenin başında bugün adı çok bilinen “küçük Behice” olarak da adlandırılan Yasemin Çongar’ın olması ayrı bir olgudur. Kendisi daha o günden anti-komünist ve anti-TKP konumlardan gençlik içinde yürütülen çalışmaları sabote etme görevini yürütüyor ve hiç bir otoriteyi ciddiye almıyordu. Yıllar sonra Nabi Yağcı, Ahmet Kardam ve Hüseyin Çakır gibi unsurlar ile TARAF gazetesi sayfalarında birlikte operasyon yürütmeleri de hiç şaşırtıcı olmayan doğal bir sonuç olarak değerlendirilmelidir.

80’li yılların sonu ve 90’ların ilk 2 yılında “yasal TBKP” dönemi olarak adlandırılan likidasyonun son aşamasında tekrar bir öğrenci gençlik hareketlenmesi yaşanmış, 70’li yıllarda doğan ve yeni politize olan bir kesim TBKP’yi, TKP’nin devamı zannederek etrafında toplanmış, fakat maalesef bu kesim de ağırlıklı olarak yok olmuş, bir kısmı ise daha sonra SİP olarak örgütlenecek olan “Gelenek” çevresinde yer almıştır. Tamamen iyi niyetle, Marksist-Leninist bir örgütlenmede yer almak isteyen bu gençler, malum olduğu gibi SİP tarafından törpülenerek TİP’in de daha gerisinde bir çevrenin mensubu olmuşlardır. Önemli bir kısmı ise burjuvalaşarak düzen içi saflarda yerlerini almışlardır. Bu çok acı ama gerçek bir hikayedir. Dönemin partili, eski İGD ve İLD yöneticilerinin bu konuda sadece seyirci kalmaları ve komplocu kadronun etrafında saf tutmaları da meselenin ayrı acı bir boyutudur. Komployu örgütleyenler ve gençlik kadroları içinde onların etrafında sürüklenen zavallılar, post-Marksist, reformist anti-komünist saflarda yer alırken, komplonun mağduru olan dönemin diri ve bilinçli kadroları ise hayal kırıklığı, güvensizlik ve anlaşılan sınıf bilincinde oluşan eksikliklerden dolayı siyasi yaşamın dışına düştüler veya birer ulusalcı solcu olarak yaşamlarını kendi kovuklarında sürdürüyorlar.

Kuşkusuz ki bu dönemin ayrıntılı bir iredeleme ihtiyacı hala mevcuttur. Özellikle canlı tanıkların ve sürecin öznelerinin hayatta oldukları süreç içinde konunun tartışılması önem taşımaktadır. Ancak bugün birincil sorunumuz bu değildir.

***

Sonuçta TKP, 70’li, 80’li, 90’lı ve hatta günümüzde 2000’li yıllarda doğan gençler arasında bir kuşak kopukluğu yaşamıştır. Bu kopukluğun ortadan kaldırılması partimizin yeniden örgütlenme döneminde en önemli konusudur. 70 ve 80’li yıllarda doğanların farklı siyasi çevrelerde bulunmuş olmaları ve büyük bir çoğunluğunun 90’lı yılların ortalarından itibaren gelişen ağır baskı koşullarında örgütsüzleşmeleri söz konusudur. Ancak bu iki kuşak örgütsüz olsa dahi sosyalist idelerden ve amaçlardan kopmadan bağımsız olarak mücadelelerini sürdürmektedirler. Önemli bir kadro kapasitesi Yeşiller Partisi, SYKP, ÖDP ve HDP içinde çalışmalara özellikle bulundukları yerellerde dürüst bir yaklaşımla katılmaktadırlar. Bu kadrolar anti-TKP konumda değildirler. Doğan boşluğu doldurma ve mücadeleyi sürdürme anlamında bu örgütlenmelerde yer almaktadırlar. En önemli özellikleri geçmişlerine sahip çıkmaları, bugün içinde bulundukları çevrelerde TKP’li olarak tanınmaları ve her türlü kariyer hırsı ve deformasyonun etkisinde kalmadan gerçekten devrimci bir çalışma yürütmeleridir. Partimiz legal çalışma alanlarında ve yasal yayınlar sayesinde bu kadroların önemli bir bölümü ile yeniden ilişkilenmiştir ve yasal alanda yığın çalışmalarını, kimsenin bulunduğu kuruma zarar vermesine müsaade etmeden, birlikte yürütmektedir.

80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarda doğan gençler ve henüz genç sayılanlarımız ile ayrı bir perspektif ile çalışma yürütülmektedir. Bu genç yoldaş ve arkadaşlarımız önceki kuşaklara göre çok farklı koşullarda siyasal yaşama atılmışlardır. Dünya Sosyalist Sistemi’nin olmadığı bir dünya, KomParti’lerin zayıflama dönemi yaşadıkları bir süreç ve KomParti’lerin sorgulandığı bir dönem. Bu dönemde 40’lı, 50’li, 60’lı, 70’li yıllara mensup kuşakların başta Sovyetler Birliği olmak üzere, Dünya Sosyalist Sistemin’de yaşanan karşı-devrim niteliğindeki olguları değerlendirme ihtiyaçları ve bu değerlendirmelerden sonuçlar çıkarma zorunlulukları varken, 80’li, 90’lı ve 2000’li yılların kuşaklarına mensup potansiyel kadrolar bu tartışmaların sonuçları ve bugün siyasal anlamda ne söylediğimiz ile ilgilidirler. O anlamda eski kuşakların içinde netleşmeyen birtakım konular genç kuşaklar için itici vazife görmektedirler. Dolayısıyla genç kuşaklara yaklaşım tek tek öznelerin ve kadroların yaşanmışlıkları ve değerlendirmeleri temelinde değil, partimizin kurumsal siyasal bakış açısı temelinde olmak durumundadır. Yılları kapsayan tartışmalar sürecinde içimize kapanmamız bu gereksinimin bir sonucu idiyse de, ortaya Program Taslağı olarak çıkan belge, bugün hepimizi bağlayan bir tartışma sürecinin sonuç belgesi olarak ortaya çıkmıştır. Bu belge ile genç kuşaklara gitmek artık çok daha mümkündür.

Zorlu ve uzun bir tartışma, araştırma, inceleme döneminden sonra bu dönemi kapatarak yeni bir dönem açmamız gerektiği konusundaki gereksinim ve istek II.Hamle döneminde yürütülen tüm çalışma ve parti örgüt toplantılarında çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bundan sonra bunun gereğini yapmaya yönelmek konusunda önemli kararlar alınmış ve girişimler başlatılmıştır. Bu yılki II.Hamle döneminin herhalde en önemli kazanımı gençlik arasında bundan sonra yürütülecek çalışmalar konusunda alınan kararlar dersek yanlış bir tespit yapmış olmayız.

***

Bugün gençlik içinde yürütülecek çalışmalarda tutulması gereken ana halka genç işçi ve emekçiler arasında yürütülecek örgütlenme çalışmalarıdır. Kuşkusuz ki orta ve yükseköğrenim gençliği arasında çalışma yürütülmesi önemini yitirmemiştir. Ancak günümüz koşullarında önceliğin verilmesi gereken alanın işçi ve emekçi gençler olması gerektiğinin geçerli gerekçeleri vardır. Bugün işçi ve emekçi gençler bilim ve teknolojinin yarattığı yeni koşullarda çalışıyorlar. En ağır ve zorlu işleri yapan yoksul işçiler dahi teknolojinin olanaklarını günlük yaşamlarında kullanıyorlar. Dolayısıyla, işçi ve emekçi gençlerin bir çok alanda öğrenci gençlikten geri kalır tarafı kalmadığı gibi, üretimden kaynaklanan niteliklerinin yeni olanaklar ile birleşmesi onlara sınıf mücadelesinde çok daha belirleyici bir rol biçiyor.

Günümüzün gençliği zamanında eski kuşakların ötesinde sorgulama, eleştirme ve görüşlerini çekinmeden açıkça ortaya koyabilme özelliklerine sahiptir. Gerek doğal yaşam koşulları gerekse de teknolojinin kendilerine sunduğu yeni olanaklar onlara bilimsel alanda ciddi olanaklar ve katkılar yaratıyor. Bu yeni tarza alışmak ve uyum sağlamak zorundayız. Aynı yeni genç kuşak ama aynı zamanda geçmiş mücadeleler ile de çok ilgili. 68 ve 70’lerin devrimci gençlik hareketi, 70’lerin sendikal sınıf hareketi onların ilgi odağını oluşturuyor. Kadro olma niteliğine açık gençlerin geçmiş mücadelelere ilgisi özellikle dikkat çekiyor. Biz onun da ötesine uzanarak, TKP’nin kuruluş koşulları ve Mustafa Suphi’ler ile günümüz arasında somut bir köprü kurmayı başarmak durumundayız. Günümüz genç devrimci kadrolarına, komünist kadro adaylarına Mustafa Suphi’lerin katledilerek yarım bırakmak zorunda kaldıkları idelerin ülkemiz topraklarında bugün de o günkü kadar güncel olarak yaşama geçirilmeye ihtiyaç duyulduğunu anlatmalıyız. Eğitim programlarında, Felsefe, Ekonomi-Politik ve Bilimsel Komünizm kadar Türkiye işçi sınıfı hareketinin ve TKP tarihinin de özümsenmesi belirleyici önem taşımaktadır.

Genç komünist kadro adaylarının iyi bir eğitime gereksinimleri var, ancak gençler yapıları ve nitelikleri gereği sadece teori ile değil, pratikle bütünleşen bir teori ile mücadele içinde yoğrularak gelişirler. Gençliğin heyecanını ve mücadele azmini doğru kanallara akıtarak yükseltip geliştirmek partimizin gençlik arasında çalışmalarını yürüten komitelerinin önemli bir görevidir. Gençler, mahalle veya semtlerde gençleri narkotik ile zehirlemeye yeltenen çetecilerden hesap sormaya kararlılarsa, bu kararın önüne geçmeden onu destekleyerek devrimci pratiği geliştirmelerini teşvik etmeliyiz. Aynı şekilde bir fabrika ya da büroda, genç kadın çalışanlara cinsiyetçi ve aşağılayıcı yaklaşım gösteren bir amire hiza verilmesi gerekiyorsa bu yapılmalıdır. İşçinin ve emekçinin maaşlarını geciktiren, kırparak ödeyen, kazanılmış sosyal hakları tırpanlayan işverenlere karşı her zaman her koşulda grev silahı kullanılamasa dahi, genç çalışanlar içinde örgütlenme çalışmaları geliştirilmeli, ama aynı zamanda işverenlerin hizaya çekilmesi sağlanmalıdır. Kısacası genç devrimci kadroları, komünist kadro adaylarını kendi öz deneyimleri içinde sıcak mücadele içinde örgütlülüğe kazanmalı ve örgütlü olarak sınıf düşmanlarının cezalandırılması insiyatifi onlara tanınmalıdır.

Gençler, kavgada en önde olan ve teslim olmayacak nitelikte devrimci niteliklere sahip olarak yetiştirilmelidirler. Uluslararası komünist hareketin tarihinde yüzlerce deneyin bugün romanlar, filimler, videolar yoluyla gençlere iletilmesi, sadece kültürel çalışmanın bir gereği değil, aynı zamanda ideolojik politik eğitimin bir bütünleyecisidir. Gençliğin heyecanı, deli kanı, cesaret ve kararlılığı sınıf bilinci ile birleştiği sürece ortaya çelik gibi bükülmeyecek ve girdiği yeri parçalayacak bir enerji çıkacaktır. Bu nedenle işçi ve emekçi genç kadın ve erkeklerin arasında yürütülecek çalışmalar sınıf mücadelesinin devrimci geleneklerinin sürdürülmesi açısından belirleyici önemdedir.

Diğer yanda banka, sigorta, havalimanları, büro bilişim merkezleri, fabrika robot yönetim merkezleri, ulaşım kontrol merkezleri, petrol rafinerileri dağıtım otomasyonları, radyo ve TV program yayın birimleri, v.b. bilişim alanının uzandığı her birimde genç devrimci kadroların örgütlenmesi, sınıfsal bilinç doğrultusunda eğitilmeleri gençlik çalışmasının diğer önemli bir alanını oluşturmaktadır. Bu tür çalışmalar da legal ve yığınsal örgütlenme çalışmaları ile karıştırılmamalıdır. Yasal protesto ve hak arama direnişleri içinde kuracağımız ilişkiler içinden bu tür temel kadrolar yetiştirmek için özel programlı çalışmalar geliştirilmektedir. Bu alanda planlanacak çalışmalarda, orta ve yüksek öğrenim dönemleri içinden tanıdığımız, ilişki içinde olduğumuz ve örgütlenme süreçleri yaşadığımız genç devrimci kadrolar rol üstlenmektedirler.

Yoldaşlar, anlaşılacağı gibi, gençlik içinde bir yandan devrimci siyasal kitle çalışmasına yönelik, demokratik eylemlilikler örgütlerken, diğer yandan da hassas alanlardaki örgütlenme ve eylemliliklerimiz için konspiratif örgüt ilişkilerini geliştirmek paralel yürüyor. İki alanın kadroları ayrı kadrolardır, yönetici kardoları ve gençlik parti birimleri de ayrıdır. Birbiriyle bağlantısı olmayan ve hiç bir yerde birbirleriyle temas sağlamayan örgütlerdir. Gençlik çalışması, görüldüğü ve yaşandığı gibi çok yönlü dinamik bir içerik taşıyor. En gizli çalışma bile kendi içinde muazzam bir dinamizm ve coşku barındırmaktadır. Genç kadrolarımız bu duyguları yaşayarak ve sınıf bilinçleri ile birleştirerek düşmanı en hassas olduğu noktalardan vurmaya hazırlanmaktadır. Genç leventlerimizin yolu açık, savaşımları zaferlerle dolu olsun!

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi Sekreterliği
06 Şubat 2018