SARAYLAR YIKILMALARI İÇİN VARDIR

SARAYLAR YIKILMALARI İÇİN VARDIR

Türkiye Komünist Partisi Merkez Organı ATILIM

Saray dışarıya karşı güçlü ve kararlı bir izlenim yaratmaya çalışıyor. Fakat gerçekte durum hiç de öyle değil. Rejim hiç olmadığı kadar kırılgan bir dönem yaşıyor. 19-27 Aralık dönemi dibe vurdukları bir süreç idi. O durumdan çıkmak ve kendilerini de koruyarak yönetimde kalabilmek için daha önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları ile mahkum ettikleri paşalarla uzlaştılar. Görüntüde Erdoğan ve Saray var, ancak özünde TC Devleti’nin kurucu ve koruyucu unsurları tekrar duruma hakim olmuş vaziyette. Uzlaşma bu temelde gerçekleştirilmiştir.

Rejimin kırılganlığı tam da bu uzlaşmadan kaynaklanıyor. Davul Erdoğan’ın boynunda, tokmak ise Ergenekoncuların elinde. Ergenekoncu paşalar 94 yıllık TC geleneğinin bütün cuntacı özelliklerini temsil ederken, Erdoğan ‘mahallenin yaramaz delikanlısı’ edası pozunda.

İşbirlikçi tekelci burjuvazi, kısacası sermaye, bu dönemi bir geçiş süreci olarak tanımlıyor. Tekrar eskisinden daha “istikrarlı” günlere dönmenin hazırlığını yapıyor. Bugün sağlanan kırılgan yapı bu projenin geçiş sürecinin ifadesidir. Erdoğan nezdinde tariflenen Saray ise bu dönemden güçlenerek ve kurumsallaşarak çıkmak niyetinde. Onun için Ortadoğu ile yetinmeyip Türkiye’yi onarılmaz bir iç savaşın eşiğine getirmekle meşgul. Ergenekoncu paşalar yani kendilerini TC Devleti’nin asıl sahipleri olarak niteleyen güçler de bütün şerbetli ve kaşarlaşmış özellikleri ile birlikte bu senaryoyu yöneterek Erdoğan’ı kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyorlar.

Bu iş bir yerde patlayacak. Saray yıkılacak. İçinde o kırılgan işbirliğini oluşturan bütün güçleri ile yıkılacak. Bütün mesele devlet güçlerinin giderayak ülkeyi yıkıma ve kan gölüne çevirmelerini önleyebilmekte. İşçi sınıfının devrimci güçleri tüm demokratik muhalefet çevreleri ile buna engel olabilecek niteliğe sahip. Yaratılması gereken bu gereksinimin nicel gücüdür. Bu sağlanamazsa “burjuvazi kavgaya davet etti bizi, davetleri kabulümüzdür” diyeceğiz. O kavgayı da zaferle sonuçlandırıp Saray’ı zaptedeceğiz. Demek ki, aynı nicel gücü her koşulda yaratmamız gerekiyor. Buna hazır mıyız?