Temmuz Darbesi ve Komünistlerin Görevleri

Temmuz Darbesi ve Komünistlerin Görevleri

Partimiz aylar öncesinden Türkiye’de bir rejim krizi olduğu tespitini yapmıştı. Özellikle ATILIM’ın Mayıs ve Haziran 2016 sayılarındaki MK Açıklamalarını bir kez daha gözden geçirirsek MK’mızın bu alanda yaptığı politik tahlilleri zihnimizde tazeleme olanağımız olacaktır.

Fakat konumuz salt 7 Haziran 2015 genel seçimlerinden öncesine uzanan bu siyasi tahlillerin içinde barındırdığı isabetli öngörüler değil. Bizim bugün için üzerinde hassasiyetle durmamız gereken konu, bütün bu gelişmeler sürecinde mücadelemiz açısından çıkarmamız gereken sonuçlar olmalıdır.

Bütün siyasi yayın organları özellikle 15 Temmuz’u doğuran sürecin sebepleri ve 15 Temmuz hakkında ayrıntılı tahliller gerçekleştiriyorlar. Ne ki, bundan sonrasına, işçi sınıfının politik mücadelesine, devrimci sürece ilişkin söylenenler çok yüzeysel ve yetersiz kalıyor. 4-5 sayfalık siyasi tahlil yazıları, ağırlıklı olarak yaşananların tasvirine dayanırken, çözüm yolu ile ilgili, basma kalıp ve yuvarlak cümleler bir veya iki kısa paragrafı aşmıyor.

Bu gerçek bir açmaza işaret ediyor. “İşçi sınıfının mücadelesi yükselmiyor, sınıf güçleri dağınık ve örgütsüz, sendikal hareket felç olmuş durumda, v.b.” . Bu tespiti yaptıktan sonra nasıl bir yol öneriliyor ? “Sınıf hareketinin yükseleceği zamanlar gelecektir, fırsatlar oluşacaktır” deniyor. Ondan sonra da yüzeysel cephe çağırıları dile getiriliyor. Kimi dergilerde bu satırları okuyan, ya da sözlü olarak dinleyenlerin vay haline. Kendi açmazlarını çevrelerine de yansıtan bu tahlil sahipleri işçi sınıfının devrimci mücadelesine yarardan fazla zarar veriyorlar.

Biz bu konuya nasıl bakıyoruz ? Öncelikle, sadece doğru siyasi öngörüleri içeren tahliller yapmak kesinlikle yeterli değildir. Ancak, doğru bir mücadele hattının oluşturulması için ise ön koşuldur. “Hastalığı doğru teşhis etmeden, doğru tedavi yöntemini de uygulayamazsınız” sözü bu alanda da karşılık buluyor. Teşhis çok, tedavi yok ! Buna bir çözüm bulunması lazım geliyor.

Dolayısıyla “teşhis” konusuna fazla girmeden – ki bu konuda MK’nın açıklama ve çağrıları oldukça fazla görüş içeriyor – “tedavi” konusunda derinleşmeye çalışalım.

Üretim ve Yerleşim Birimleri

Öncelikle; sınıf mücadelesinin yükselmesi için, en başta işçi sınıfının politik örgütünün nitel bakımdan bu görevleri başarabilecek kabiliyete ulaşması gerekiyor. Devamla; nicel anlamda ve legal alanda bunun yansımasının sağlanması gerekiyor. Sınıfın politik örgütlenmesinin, siyasi yığın çalışması alanını oluşturan bu mecrada henüz yapılacak çok iş mevcut.

İşçi sınıfının politik örgütü bir tanedir. Biz, bu görevleri yerine getirme açısından Türkiye Komünist Partisi’nin konum alışını ve tarihsel misyonunu yaşamda pratikleştirmesinden yola çıkıyoruz. Tarihsel misyonunu yerine getirme yeteneğinin olgunlaşması için çalışıyoruz.

Birincisi; partinin üretim ve yerleşim birimlerinde örgütlenmesinin geliştirilmesi gerekiyor. Bu örgütlenme faaliyeti sendikalarda, demokratik örgütlerde, demokratik toplumsal kuruluşlarda, demokratik-sosyalist partilerde etkisini hissettirir, partimizin politik etki alanını geliştirir.

İkincisi; tamamen yasal zeminde yürütülen bu çalışmaların yaygınlaşması ve gelişmesi için yasal yayın organları, her türlü çalışma için, parti politikamızın en geniş çevrelere ulaştırılması için yaşamsal önem taşıyor. Demek ki, birinci çalışma alanımızda kalıcı ve süreklilik içinde mevzii kazanabilmemiz için, ikinci çalışma alanımızın, yasal yayın organlarımızın yaygın satım, dağıtım görevimiz belirleyici önem arz ediyor.

Basın Yayın Alanı

Yasal yayın organlarımız, sınıfın ve halkların farklı kesimlerine, partimizin politikalarını, belirli konulardaki görüşlerini, alternatif çözüm önerilerini, ilgili alanda en geniş yığınların anlayacağı bir içerikle yayın yapıyor. Bu olanaklarımızın daha da çeşitlendirilip geliştirilmesi önümüzde bir görev olarak duruyor.

Belirleyici olan, bu yayınları toplumun ilgili kesimlerinde dağıtımının örgütlenmesi ve takibinin gerçekleştirilmesidir. Bu alanda hiç bir zaman yeterlilik tespiti yapamayacağız. Her zaman eksikliklerimiz olduğunu tespit edeceğiz. Çünkü gelişen ve çalışan bir organizmada yayın organlarının yarattığı olumlu ve yaygın etkinin içinin doldurulması her zaman önümüze yeni görev ve hedefler çıkarmaktadır. Bu ihtiyaç ortadan kalktığı anda ilerleme durmuştur demektir. Dolayısıyla bu ihtiyacın sürekli artarak gelişmesi, çalışmanın süreklilik içinde gelişmesine işaret etmektedir. Bu da doğru yolda olduğumuzun işaretidir.

Yayınlarımızın, ilgili alanlarda okunmasının ve anlaşılmasının kolaylaştırılması için iki yönteme önem vermemiz gerekiyor. İlki; mümkün olan her okuyucu ile görüşerek, yazılar üzerine sohbet etmek. Diğeri; yerel dinamiklerin yayınların içeriğine haber, yorum, anı, söyleşi ile katkılarının sağlanması. Dolayısıyla işçiler ve emekçiler arasında okuma gruplarının, çalışma gruplarının oluşturulması yerel dinamiklerimizin günlük görevleridir. Bu çalışma parti örgütlenmemizin kılcal damarlarını oluşturmaktadır. Bu denli önemlidir.

Diğer Çalışma Alanları

Yerel ve bölgesel dinamiklerimizin, bulundukları alanlarda sendika, demokratik kuruluş, kitle örgütleri ve bileşeni olduğumuz meclis ve partilerde düzenli çalışma yürütmeleri ihmal edilmemesi gereken bir çalışmadır. Biz, komünistler olarak bu örgütlenmelerde, katkılarımızı, görüşlerimizi sunarken, somut yerel sorunlar ve genel politik konularda yığınların sorunlarına sahip çıkmalarının ve sokağa çıkmalarının koşullarını yaratma konusunda belirleyici katkı yapmak zorundayız.

Sendikaların niteliği ilk aşamada önemli değildir. Komünistler en gerici sendikalarda dahi çalışırlar. Bu alanlarda işçileri bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve sendikal çalışmayı etkileyip daha iyi örgütlemek için fabrika içi ünitelerde işçi grupları, fabrika çapında ise işçi komiteleri oluşturulması pratiği sonuç alıcı olmaktadır. Sendika içinde, nasıl ortak tavır alınacağı, sorunlar temelinde yetkinleşmenin sağlanabileceği bu oluşumlar son tahlilde işçilerin önce sendikal daha sonra da sınıf bilinçlerinin gelişmesine yol açar. Bu çalışmaların ilk aşamada amacı sendika şube ve temsilcilik organlarını “ele geçirmek” değildir. “Ele geçirme” kavramı yerine oturmayan bir kavramdır. Fakat tüm bu sürekli ve kalıcı çalışmaların sonucunda tabii ki sendika organlarına bunu yansıması da olacaktır. Bu bir amaç değil çalışmaların doğal sonucu olarak irdelenmelidir. Değilse, işçiler arasındaki düzenli çalışma sadece sendika organlarında etkinin artırılması olarak tarif edilirse, çalışmalar bu amaçla kısıtlı kalır ve işçiler arasında yaratılabilecek örgütlenmenin gerçekleşmesini engeller. Fabrika ve diğer üretim alanlarında örnek bir kişilik olarak yoldaşlarımızın oynadığı rol çok önemlidir. Yoldaşlarımız, bu alanda politik görüşleri ne olursa olsun, kendi sorunlarının çözümü konusunda herkesin baş vuracağı ve etrafında toplanacağı unsurlar olmak durumundadır. Öncü komünist işçi olmak bu niteliği ve özellikleri gerektirir.

Parti ve ortak siyasi platformlarda, dolayısıyla yerel meclislerde yoldaşlarımızın aktif katılımları bugüne kadar olduğu gibi ve hatta geliştirilerek sürdürülmelidir. Bu alanlarda özellikle farklı devrimci demokratik eğilimlerin ortak çalışmasının koşullarının yaratılmasına katkıda bulunulmalıdır. Burada söz konusu olan kısır ve sonuçsuz tartışmalara taraf olmak değil, kendi politikalarımız doğrultusunda somut sorun, konu ve gündemlerde ortak hareket etmenin koşullarının oluşturulmasıdır. Bu görevi yerine getirirken de, Kürt devrimci demokratik hareketi ile Türkiye devrimci demokratik hareketlerinin farklı güçlerinin ortak mücadelesinin geliştirilmesine somut katkıda bulunmaktır. Değişik ortak platformların yerel ve genel sorunlar çerçevesinde bir araya getirilmesi çabası yerel anlamda sonuç alındığında genele de etki edecektir. Bu çalışmada ilerleme kaydetmek için yeteri kadar ortak konu mevcuttur. Yerel çalışmalarda gözümüzden hiç kaçırmamamız gereken en önemli konu, siyasi farklılıklar temelinde oluşan tartışmalara boğulmadan, siyasi olarak farklı görüşlerde olan örgütsüz insanların etrafımızda toplanmasını sağlamaktır. Onlara siyasi görüşlerimizi zaman içinde aktararak sınıf bilinçlerini geliştirmeye hizmet etmektir. Dar siyasi çıkar peşinde koşmadan, ulaşabildiğimiz en geniş işçi ve emekçi yığınlarının bireylerini sınıf mücadelesine kazanmak görevini yerine getirmeliyiz.

Unutmayalım ki, devrimci kitle ayaklanmaları, iğneyle kuyu kazılarak yürütülen meşakkatli, kalıcı ve sürekli parti temel örgüt (hücre) çalışmalarının ve parti merkezi organlarının politik duruma müdahale konusunda göstereceği kararlı ve bir o kadar da isabetli politik kararlarının bileşkesi sonucu sınıf mücadelesi pratiğinde karşılığını bulmaktadır. Siyasi ve toplumsal bağlaşıklıklar da hem merkezi hem de yerel çalışmaların partinin stratejik politik hattı doğrultusunda yaşama geçirilmesi ile devrimci ayaklanmaların hazırlanmasında belirleyici rol oynar. Bu iki unsurun oluşması ise partimizin politik öncülük rolünü yerine getirme yeteneği ile sıkı sıkıya bağlıdır.

Darbe Koşullarında Parti Çalışması

Buraya kadar irdelediğimiz görevler, içinde bulunduğumuz yeni koşulları dikkate almamış gibi gözükse de öyle değildir. Demokratik kitle örgütlerinin, sendika ve devrimci demokratik partilerin yasaklanmadığı, ilerici yayın organlarının engellense dahi çözümler üreterek yayın yaşamını sürdürdüğü koşullarda bu çalışma yöntemi geçerliliğini korumaktadır.

Derin konspirasyon kurallarına uygun hareket ederek, yasal mecralarda yığınlar içinde yürütülecek çalışmalar en uygun gizlenme yöntemini de sağlamaktadır. Parti örgütleri ve yoldaşlarımız yeni koşullara uygun çalışma biçimine harfiyen uyarak ve komünist yaratıcılığın bütün yeteneklerini kullanarak bu görevin üstesinden gelmektedirler ve geleceklerdir. Politika gizli yapılmaz, örgüt ise konspirasyon kuralları çerçevesinde korunmalı ve örgüt bağları ile yapıları düşmana karşı çözümlenemez olmalıdır. Yasal çalışmalar bu koşulların yaratılması ve düşmanın şaşırtılması için zengin olanaklar sunmaktadır.

Kendi kendini deşifre eden, doğrudan örgüt bağı olmayan, bugüne kadar parti kurallarını öğrenme ve uygulama konusunda fazla veya hiç bir ilgi göstermeyen sempatizan yoldaşlara tavsiyemiz, sosyal medya, toplanma ve buluşma yerleri, telefon, elektronik posta ve mesaj iletişimlerinde bugüne kadar alışkanlık haline getirdikleri ve tüm uyarılara karşın terk etmedikleri davranış biçimlerini ivedilik ile değiştirmeleridir. Bu yoldaşlarımız derhal legal mecralarda kendilerini konumlandırarak, göze batmadan çalışmalara katılarak, bilgiçlik taslamadan bulundukları ortamlara uyum sağlayarak parti politikalarının uygulanması ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunabilirler.

Bozguncu Provokatör Unsurlar

Kendilerini yurt dışına atmış, orada yuvalanmış, kendi isimleri veya birden fazla sahte isimlerle klavye cambazlığı yapan iflah olmaz aymazlar, ülkede parti politikalarını yaygınlaştırma düsturu ile hareket eden kendileri deşifre olmuş sempatizan yoldaşlarımıza daha fazla zarar vermemek için kendilerine gelmeli ve bu pratikten vaz geçmelidirler. Ülkedeki tüm sempatizan çevremiz veya eski yoldaşlar hiç bir şekilde nereden yönlendirildikleri belli olmayan bu provokatörlerin oyununa gelmemelidir. Ülkede ağır baskı koşullarında yürütülen parti faaliyeti çok geniş ve farklı alanları kapsamaktadır. Tuzu kuru unsurların kendilerini tatmin amacıyla hesabını vermeyecekleri ağır zararların telafisi yoktur. Partimizin bu tür sapkınlara bundan sonra kesin ve ilkeli tavrı olacaktır.

Ülkedeki çevremiz de sadece sosyal medyadaki paylaşımlarını ve yazışmaları veri alarak anti-parti faaliyetlere alet olmamalıdırlar. Ciddi örgüt faaliyeti içinde olan hiç bir komünist illegal faaliyet koşullarında kendini açık etmez. Bu gerçeği her zaman ve en başta dikkate almak zorundayız. “Eleştiri” adı altında isimler kullanarak adres gösterilerek yapılan tüm yayınlar şaibelidir ve devlete ihbar niteliği taşımaktadır. Herhangi bir eleştiri ve düşüncesi olan anti-parti tavrı içinde olmayan her arkadaş bulunduğu mecrada görüşlerini ve önerilerini dile getirebilir veya yazılı olarak iletebilir. Ancak hiç bir olumlu katkı sağlamadan “eleştirerek” kendilerini palazlandırma niyeti içinde olanların iyi niyetlerinden şüphelenmemek mümkün değildir.

Yurt Dışı Parti Çalışması

Yurt dışında kıstasımız, örgütlü faaliyete katılım ile ölçülmektedir. Gerek doğrudan parti örgütlerinde, gerekse de demokratik kitle örgütlerinde ve yasal yayınlar çerçevesinde yürütülen çalışmalara örgütlü olarak katılmayan veya süreç içinde bu çalışmalardan uzak duran unsurların parti çalışmalarının güçlendirilmesine hiç bir katkıları yoktur. Kendilerini TKP’li olarak tanıtmak, dedikodu, gevezelik ve artistlik yapmak TKP’lilik ile bağdaşmadığı gibi partiye zarar verir. Bu zarar düşmanın partimize vermek istediği zarar kadar tehlikelidir ve TKP’lilik iddiası ile yapılması bir o kadar da acıdır. Gerekli zorunlu önlemler alınmadan bu tür davranışlara son verilmelidir. Bu saptamayı yaparken, yasal yayınlar ve ATILIM okuyucusu olarak parti politikalarımıza destek veren eski ve yeni yoldaşlarımızı kastetmediğimiz anlaşılmalıdır. Gerek yurt içi gerekse de yurt dışında tek kıstasımız ATILIM’a olan yaklaşım ve ATILIM’ın duyurduğu parti politikalarının yaygınlaştırılması, o temelde örgütlü faaliyet yürütme ve partimizin disiplin ve davranış kurallarına uymaktır. ATILIM, Merkez Organ olarak TKP Merkez Komitesi’nin görüş ve politikalarını savunur. Bu anlamda, görünür yüzümüz olarak ATILIM’ı ve ATILIM doğrultusunda çalışmayı kıstas olarak nitelendiriyoruz. TKP’li olmanın en genel anlamıyla ilk kıstası budur.

Baskı dönemlerinde yurt dışı parti örgüt, birim ve yoldaşlarımızın ülkedeki ana parti yapısına yapmaları gereken dayanışma ve destek artan önem kazanmaktadır. Uluslararası dayanışmanın sağlanması, uluslararası basında ülkemiz ile ilgili çıkan haber ve analizlerin türkçeye ve kürtçeye çevrilerek ülkeye ulaştırılması, kardeş partiler arasında bilgilendirme faaliyetlerinin periyodik ve sürekli hale getirilmesi, ülke parti örgütleri ve merkezi parti organları ile maddi manevi dayanışmanın yükseltilmesi, partimizin Merkez Organı’nın Türkiyeli siyasi çevrelerde ve yasal yayın organlarının en geniş Türkiyeli işçi ve emekçilere ulaştırılması, Türkiyeli emekçilerin darbe iktidarına karşı duyarlılığının artırılması ve doğru bilgilendirilmesi, yaşanılan ülkenin iktidar ve siyasi partilerinin doğru bilgilendirilmesi gibi çalışmalar bugün yeniden önem kazanmış durumdadır. Bu çalışmalar ise gerek demokratik gerekse siyasi platformlarda ancak örgütlü ve kolektif olarak başarıyla yaşama geçirilebilir.

Parti Dostu Siyasi Yığın Çalışması Ayağı

Partimiz bir kadro partisidir. Ancak deşifre olmamış kadrolar gerçek parti örgüt faaliyetlerini yürütebilirler. O anlamda legal parti, demokratik örgüt ve sendikalarda, partimizin politikası doğrultusunda yayın yapan yayın organlarında görev yapan, kendilerini parti politikalarına adamış arkadaş ve yoldaşlarımıza sahip olmadıkları görevleri yakıştırmamamız gerekmektedir. Bu arkadaşlarımız ancak parti politikalarının en geniş kitlelere ulaştırılması için bulundukları alanlarda o alanlara uygun çalışmaları yürütürler. Bunu yapmak için organik bir gizli bağa gerek yoktur. Parti merkez organımızı dikkatle okuyan ve inceleyen her komünist bu çerçevede hareket kabiliyetini sağlayabilir ve bulunduğu ortamda disiplinli ve kolektif bir iradeyle parti politikalarımızın yaygınlaştırılmasını gerçekleştirebilir. Bu fedakarca ve görev sorumluluğu ile yapılan çok değerli bir çalışmadır, fakat kimilerinin irdelediği gibi parti örgüt çalışmasının tümü değildir. O anlamda, parti politikalarını destekleyen, eski yoldaş veya yeni yandaşlarımızı yasal çalışma alanlarının tümünde parti politikalarımız doğrultusunda çalışmalarını hızlandırmaya davet ediyoruz. Yaptıkları çalışmaları, kendilerini riske atmayacak şekilde partimizin haberleşme adreslerine iletmeleri, kendileri ile gizli veya açık, dolaylı veya doğrudan, hissettirerek veya hissettirmeden parti bağlarının kurulmasını sağlayacaktır. Böyle bir ilişki, darbe koşullarının daha da ağırlaşma eğilimi gösterdiği önümüzdeki süreçlerde, derin gizlilik koşullarında örgütü riske atmadan parti çalışmalarının siyasi yığın ayağının sürekliliğini sağlamanın ve korumanın teminatı olacaktır.

Koşullar Sertleştiğinde Kıblemiz Neresi Olacak

Eskiden radyolarımız vardı, bugün partimizi kurumsal olarak bağlayan bir adet web internet sitemiz vardır. www.türkiyekomünistpartisi.org ve www.tkp-online.org adreslerinden ulaşılan bu resmi web sitemiz partimizin tek sitesidir. Yayınlanan tüm ATILIM’lara bu sayfadan ulaşmak mümkündür. Bunun dışında TKP Merkez Organı ATILIM adını taşıyan ve ATILIM yazılarını yayınlayan bir Facebook sayfamız mevcuttur. Onun dışında TKP’nin Sesi, Yol ve Amaç, TKP’lilerin Sesi, tkp.org.tr, tkp.org, kp.org.tr gibi sayfaların partimiz ile hiç bir bağlantısı yoktur.

Tek merkezi yayın organımız, TKP Merkez Organı ATILIM gazetesidir ve aylık yayınlanmaktadır. ATILIM yasal olarak yayınlanamadığından, ATILIM’daki kimi yazıları yasal yayınlarda alıntı olarak basan yayın organları parti çevremizin sahip çıkabileceği haftalık, on beş günlük ve aylık yasal yayın organlarıdır.

En derin baskı koşullarında, tüm örgüt bağları koptuğunda ATILIM ve partinin resmi web sitesi parti direktiflerinin anlaması gerekenlerin anlayacağı şekilde yansıtıldığı ve uymamız gereken tek yetkili organlardır.

Telefon, mesaj, sosyal medya üzerinden örgütsel konularda konuşma, haberleşme ve yazışma alışkanlıkları derhal tamamen terk edilmelidir. Partinin tek haberleşme yöntemi Komintern geleneğinin yerleşmiş konspiratif uygulamalarıdır.

Partimiz Bu Süreçten Güçlenerek Çıkacaktır

Darbe ve baskı koşulları on yıllardır TKP örgütlerinin ve kadrolarının karşı karşıya kaldığı durumlardır. Partimiz, burjuvazinin en sert ve acımasız hamlelerine muhatap olmuş bir partidir. Başta Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve diğer MK üyesi yoldaşları olmak üzere, kurucu kadrolarını bu savaşın daha başında, 1921 yılında katletmişlerdir. Mustafa Hayrullahoğlu 12 Eylül faşist diktatörlüğünün zindanlarında Merkez Komitemizin namusu olmuştur ve işkencede 1982 yılında katledilmiştir. Kendisini atomize olmuş bir partinin atomlarından biri olarak tarif eden MK üyemiz Kemal Tayfun Benol yoldaş partimizin likidasyonu kırarak yeniden ülke topraklarında kök salma mücadelesinde ön saflarda yer alan bir yoldaşımız olarak 2015 Ankara Katliamı’nda katledilmiştir. Avni Ece, Meryem Karakız, Nevzat Bulut, Barış Yıldırım, Mehmet Çakmak, Faruk Tuna, Fevzi Kuruçay, Talip Öztürk, Kemal Türkler katledilen yüzlerce TKP kadrolarından sadece bazılarıdır. Yoldaşlarımız canlarını işçi sınıfının savaşımına adamışlardır. Partimiz 12 Eylül faşist diktatörlüğünden çıkış koşullarında uluslararası emperyalist planın uzantısı olarak darmadağın edilerek tasfiye edilmek istenmiştir. Bütün saldırılara rağmen TKP yok edilememiştir. Bu savaşın deneylerinden sonuçlar çıkarmıştır.

Ülkemizde son on yıllarda Kürt halkının gelişen özgürlük ve ulusal kurtuluş hareketi sınıf mücadelesine yeni deneyler ve başarılar kazandırmıştır. Yüz yıllık sorunun çözümüne yönelik son isyan çok farklı bir direniş ve mücadele bilinci ile gelişmektedir. Onbinlerce savaşçısı can vermiştir ve en belirleyici olan yan, halkın yığınsal desteğini almış, toplumun tüm dokularına nüfuz etmiştir. Bir yandan gerilla mücadelesi sürdürürken, Türkiye işçi sınıfının devrimci güçleri ile birleşik yasal bir Kongre Hareketi yaratılmış ve bu Kongre siyasi anlamda TBMM’ne kadar taşınmıştır. Türkiye’de sınıf mücadelesi artık Kürt ulusal sorununun çözümüne yönelik mücadeleden ayrı düşünülemez. Sınıf mücadelesinin belirleyici iki kanalı aynı hedefe yöneltilmeli ve aynı mecraya akmalıdır. Bu hedef de işçi sınıfı ve emekçi halkların iktidarıdır.

Dolayısıyla, Temmuz Darbesi koşullarında bir yanda ilmek ilmek örülen bir direnişin yolu döşenirken, diğer yanda mücadele bütün yöntemleri ile yükselerek sürüyor. İki kolu birleştiren birden fazla alan varken özellikle legal alanda siyasi mücadelenin ve yığın çalışmasının varlığı iki mecranın ortaklaşabileceği ve savaşımı birlikte yükseltecekleri bir alan olarak somut bir biçimde önümüzde duruyor.

Egemen sınıflar hiç bir zaman işçi sınıfı ve emekçilerin haklarına sahip çıkmalarına göz yummamışlardır. Bugün için gerek darbe girişiminde bulunanlar, gerekse de gerçek darbeyi gerçekleştirenler kesin olarak sınıfsal duruşları anlamında eşittirler. Yarın, bugün darbe gerçekleştirenler yine aralarında çatıştıklarında sınıfsal duruşlarında bir değişiklik olmayacaktır. Egemen sınıfların, işbirlikçi tekelci burjuvazinin ve onların iktidardaki siyasi temsilcilerinin ve devleti oluşturan ögelerin araçsallaştırdığı iki konu dini hassasiyetlerin ve milliyetçi duyguların istismarıdır.

Hedef; işçi sınıfı, emekçiler ve tüm yoksul halkların bir şekilde manipüle edilerek yanlarında durmalarını sağlamaktır. Sınıfsal çıkarlar buna el vermediğine göre din ve milliyet istismarı bu ortak paydayı oluşturmaktır. Bu stratejinin panzehiri barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizmdir.

Türkiye’de egemen sınıflar, darbeciler, AKP-Saray İktidarı, İşbirlikçi Oligarşi... adını ne koyarsanız koyun tek karşıt muhalif gücü işçi ve emekçilerin gücüdür. Bu nesnel ve uzlaşmaz bir durumdur. Bizlerin görevi ise bu nesnelliği öznel bir güce dönüştürme becerisini pratikte gerçekleştirmektir. Darbe ve OHAL koşulları altında bu olanaksız değildir. Çünkü burjuvazi ve egemen güçler arasındaki çelişkilerin çatışma düzeyine yükselmesi, emperyalist merkezlerin bu çatışmada oynadığı belirleyici rol özünde devlet güçlerinin güçlülüğünün değil güçsüzlüğünün belirtileridir. Güç aldıkları tek yer ise aslında kendilerine ait olmayan yığın desteğidir. Bu dengeyi değiştirmek sınıf hareketinin önünde duran en önemli görevdir. Bunu da bir yandan yerel çalışmaların örülmesi ile, diğer yandan ise genel anlamda siyaset yapma yeteneğimizi geliştirmek, yeni yollar açmak ve politikaya müdahale etmekle sağlayabiliriz.

Partimizin bu stratejiyi yaşama geçirmek için çizdiği politik hat nettir. Önemli olan bu politik hattın pratikte gereğinin yerine getirilmesidir. Bu mümkündür ve partimizin stratejisinin örgütsel yönelimde karşılığı mevcuttur. Çok yaygın ve her alanda yürütülen partimizin politik etkisinin artırılmasına koşut örgütlenme çalışması aynı zamanda geçmiş savaşımlardan ve parti tarihimizin deneylerinden yararlanılarak geliştirilmektedir. Bugün uygulanan örgütlenme stratejisini geçmiş yöntemler ile karşılaştırmak bizi yanıltır. Yasaklı bir partinin örgüt modelini merak etmek de, anlamak da gerekmez. Bırakın bu konuda burjuvazinin savaş örgütleri kafa patlatsın. Bizim açımızdan belirleyici olan Marksist-Leninist bir kadro partisi olarak, Leninci parti ilkeleri temelinde örgütlenmesinin teminat altına alınmış olmasıdır. Sınıf savaşımının zorluklarını, gel-gitlerini, devrimci mücadelenin engebelerini dikkate alarak politik hattımızı ve örgütlenme politikamızı sürekli mükemmelleştirmek darbe koşullarında partimizi güçlendirmenin ve politik müdahale yeteneğini artırmanın teminatıdır. Bu görev başarıldığında sınıfsal ve siyasal ittifaklar ile gerçek devrimci alternatifin yaratılması yolunda ciddi mesafe alınmış olunacaktır.