1 MAYIS MİTİNG, EYLEM VE ETKİNLİKLERİNE İLKESEL YAKLAŞIMIMIZ

1 MAYIS MİTİNG, EYLEM VE ETKİNLİKLERİNE İLKESEL YAKLAŞIMIMIZ

Değerli Yoldaşlar;

Her yıl 1 Mayıs Etkinlikleri ile ilgili son günlere sıkıştırılan tartışmalar yaşanıyor. Parti üyesi, çevresi ve aktif sempatizan yodaşlarımız da ister istemez bu tartışmalarda yer alıyorlar veya görüş belirtmek zorunda kalıyorlar. MK Sekreterliği olarak konu tüm boyutları ile tartışılmış ve her TKP’liyim diyeni ilkesel olarak, parti örgütlerimizi, parti üye ve kadrolarını ise parti disiplini gereği bağlayıcı kararları almıştır.

Alınan kararlar yeni değildir. 2013 yılından beri partimizin 1 Mayıs’ın kutlanması konusunda savunduğu ve belgeli görüşlerdir. Sınıf savaşımının gelişimine bağlı olarak 2018 yılı için ayrıntılandırılan ve geliştirilen görüşler eklenmiştir. Ayrıntılı Genelge niteliğinde Açıklamamız ile bu konudaki kararlarımızın dayandığı gerekçeleri paylaşıyoruz.

1) Partimiz 2013 yılında Taksim 1 Mayıs Alanı’nın yasaklanması ile beraber şu yaklaşımı geliştirmiştir. Anımsatmak için tekrarlıyoruz. Hazırlıklar çok önceden başlamalıdır. En geç 6 ay önce ama mümkünse 1 yıl önce. İstanbul’da  Taksim 1 Mayıs Alanı için resmi izin başvurusu tüm sendikal konfederasyonların ortak dilekçesi ile gerçekleştirilmelidir. 1 Mayıs öncesi 1 hafta boyunca Taksim Gezi Parkı’nda ulusal ve uluslararası sendikal örgütler, demokratik örgütler, emekten yana siyasi parti ve yayınların temsil edildiği bir Festival düzenlenmelidir. Bu festivalde yöreler de temsil edilmeli, yöre mutfağından kültürüne dek icra edebilecekleri programlar düzenlenmelidir. Festivalde, sanat, edebiyat, kültür, ekonomi ve siyaset ile ilgili paneller, forumlar, açık oturumlar düzenlenmelidir. 1 Mayıs günü yapılacak yürüyüş ve miting, böyle geniş çaplı bir hazırlık sonucunda gerçekleştirilebilmelidir. Miting sonrası Gezi Parkındaki Festival’de etkinlikler sürmeli ve 1 Mayıs akşamı sonlanmalıdır.

2) Bu programa Taksim 1 Mayıs Alanı’nda izin alınamadığı taktirde, aynı program örneğin Bakırköy, Şişli/Çağlayan veya Yenikapı’da gerçekleştirilmelidir. 1 Mayıs günü mitinge yüzbinlerce işçi ve emekçinin katılımı sağlanabilmelidir. Bu İstanbul için merkezi olacak miting sonrası onbinlerce katılımcı, Taksim 1 Mayıs Alanı’na gidip 1977 1 Mayıs Şehitlerini anmak isterlerse, bu kitlesel gücü kimse engelleyemeyecektir. Köprülerin açılıp engellenmemesi için en uygun alan Şişli/Çağlayan bölgesi olarak değerlendirilmişti.

3) Bu konudaki görüşlerimizde hiç bir değişiklik yoktur. Bu görüşlerimiz baki kalmak şartıyla, önerilen bu programın “yoğun siyasi gündem” gerekçesi ile birçok sendikal, demokratik ve siyasal örgüt tarafından red edilmesi nedeniyle, partimiz öncelikle bu programı gerçekleştirme konusunda ikna edici ve/veya kendi gücüyle gerçekleştireceği nicel güce ulaşması gerekmektedir. Bu da tüm parti örgüt, üye, kadro ve TKP’liyim diyen her yoldaşımız için somut bir görev tarif etmektedir. Sınıf içinde örgütlenmeyi geliştirmek, eksikliklerimizi gidermek ve tek tek parti örgütleri, kadroları, kişiler olarak ne yapıp yapmadığımız konusunda hesap verecek sorumlulukta çalışmak. Ancak güçlü bir TKP, 1 Mayıs başta olmak üzere sınıf mücadelesinin yükseltilmesi ve yönlendirilmesinde öncü bir rol oynayabilir.

4) 1976 1 Mayıs’ı birkaç hafta önce alınan bir karar veya öznel istemlerle Taksim’de gerçekleşmemiştir. İşçi sınıfı yıllara dayalı bir çalışma ile 1 Mayıs kutlamalarının yapılması için hazırlanmıştır. 15-16 Haziran 1970’den başlamak üzere, tüm işçi direnişleri, grevleri ve eylemleri 1976 1 Mayısı’nın örgütsel koşulları hazırlanmıştır. 1 Mayıs 1976 ise sınıf mücadelesine öyle bir ivme kazandırmıştır ki, Türkiye işçi sınıfı savaşkan sendikal konfederasyonu DİSK ve iş kolu sendikası T.Maden-İş vasıtasıyla DGM Direnişine çıkmış ve eylem amacına ulaşmış DGM ezilmiştir. 1977 1 Mayıs Katliamı işbirlikçi tekelci burjuvazinin ve onun siyasetteki temsilcilerinin, ve de devletteki oligarşik yapılanmasının DGM Direnişi’ne olan yanıtıdır. Ancak silah ters tepmiş, DİSK içinde yaratılan tüm oyunlara rağmen 1 Mayıs 1978 aynı yığınsallıkta ve politik olarak çok daha üst nitelikte gerçekleşmiştir. ATILIM BİZİMLE, BİLEN YOLDAŞ ÇOK YAŞA, TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ’NE ÖZGÜRLÜK pankartları 1 Mayıs 1978’de 1 Mayıs Alanında açılmıştır.

5) 1 Mayıs’ların Taksim’de yığınsal ve merkezi olarak kutlanabilmesi partimizin sınıf içinde örgütlenmesi ve sendikalarda politik yönlendirici etkinliğini artırması ile at başı gelişmiştir. 1973 ATILIM’ı ve sonrasında ülkede gelişen parti örgütlenmesi bu konuda belirleyicidir. Partimizin fabrikalarda ve işçi semtlerindeki örgütlenmesi belirleyicidir. DİSK, işkolu sendikaları, TÜRK-İŞ içinde kimi işkolu sendikaları, kadın, gençlik, liseliler, mahalle, köyler, odalar ve meslek örgütleri ile odalarında parti örgütlenmesi etkisinde kazanılan mevziiler belirleyicidir. Maden-İş, Teknik-İş, Bank-Sen, Lastik-İş, Laspetkim-İş, Basın-İş, Sine-Sen, Gıda-İş, Genel-İş, Turizm-İş, Oleyis, Petrol-İş, Kristal-İş, Tekstil ve benzeri önemli işkolu sendikalarında parti politikaları karşılık bulmasaydı, İKD (1975), İGD (1976), İLD (1977), ÇIRAK-DER, ASD olmasaydı, TÖB-DER ile neredeyse ülkedeki öğretmenlerin yarısından fazlası örgütlenmeseydi, POL-DER ile güvenlik güçleri polisler içinde ciddi bir örgütlenme gerçekleştirilmeseydi, Askerler içinde SAVAŞ YOLU dergisi ve ATILIM gazetesi okur çevreleri ve örgütlenmeleri oluşturulamasaydı,  KÖY-KOOP’larda ve KÖY-DER’lerde milyonlarca köylü örgütlenmeseydi, HALK-KOOP, MİTAŞ vb’i tüketim kooperatifçiliği ile milyonlarca insana ulaşılamasaydı, BİZİM RADYO ve TKP’NİN SESİ Radyo yayınları olmasaydı, 1 Mayıs Taksim Alanı işçi sınıfı tarafından kolay kolay zapt edilemezdi.

Bu olgular bizim gerçeğimizken, partimiz dışında özellikle  DEV-GENÇ ile başlayan ve işçi sınıfının bilimi doğrultusunda siyasallaştıkça, THKP-C kuruluşu ile somutlanan Parti-Cephe geleneğinin 1970-71-72 mücadele süreci, sınıf içinde yürüttükleri çalışmalar, ürünlerini 1974 sonrası yığınsal hareketin gelişmesinde ortaya koymuş ve cisme dönüştürmüştür. Önce birlikte DEV-GENÇ, ardından yaşanan gelişmeler sonucunda KURTULUŞ, DEVRİMCİ YOL, DEVRİMCİ SOL ve DEVRİMCİ KURTULUŞ örgütlenmeleri çerçevesinde etkin, savaşkan, güçlü, emekçi yığınları ve emekçi ailelerinin gençliğini kucaklayan örgütlenmeler olmuştur. THKP-C geleneği 15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişi dahil bu mücadelede önemli bir rol oynamıştır. Bugün ÖDP, HALKEVLERİ, BİRLEŞİK DEVRİMCİ PARTİ, HALK CEPHESİ, EMEK VE ÖZGÜRLÜK CEPHESİ, DEVRİMCİ HAREKET ve EHP olarak kendini ifade eden bu geleneğin farklı müfrezeleri, 1 Mayıs yasağının tekrar kırılmasında yine önemli bir rol oynayacaklardır.

THKO geleneğinden gelen örgütlenmeler ağırlıkla HALKIN KURTULUŞU, daha sonra TDKP, (günümüzde EMEP adıyla bilinen) olarak işçi, emekçi ve yoksullar arasında ciddi bir güç olmuşlardır. THKO geleneğinden gelen diğer bir güç ise EMEĞİN BİRLİĞİ  (günümüzde MÜCADELE BİRLİĞİ) adıyla da bilinen TKEP örgütlenmesidir. Özellikle kırsal alandan metropollere göç çerçevesinde proleterleşen unsurlar arasında bu siyasi geleneğin sınıf mücadelesine ciddi katkıları olmuştur. Bu gelenek özellikle Maraş, Malatya, Antep bölgelerinde ve o illerden göçen işçi ve emekçiler içinde belirleyici bir güç olmuşlardır.

TİKKO ve TKP/ML geleneği ise bilinen adıyla PARTİZAN olarak Dersim ve civarında, ve de o bölgeden metropollere proleterleşerek göçen kesimler içinde ciddi bir yönlendirici güç olmuşlardır. Değişik müfrezelere ayrılmalarına rağmen toplamda bu geleneğin gücü sınıf mücadelesi açısından önemini korumaktadır ve işlevsel bir rolü vardır. PARTİZAN, DEMOKRATİK HAKLAR FEDERASYONU, SOSYALİST MECLİSLER FEDERASYONU ve kısmen ESP içinde bu geleneğin sürdüğünü tespit etmeliyiz.

TİP, TSİP gibi yasal sosyalist partilerin sınıf ile, sınıfın sendikal ve demokratik örgütler arasında yarattıkları güç ve etki hiç bir şekilde görmezden gelinmemeli ve değer verilmelidir. 1 Mayıs yasağının kırılmasında özellikle TİP’in o dönemde TKP ile TİP arasında ne kadar tartışma yaşansa da DİSK ve işkolu sendikaları içinde ile demokratik meslek örgüt ve odalarında sınıf mücadelesinin gelişmesine büyük katkıları olmuştur. TİP’in 60’lı yıllarda parlamento deneyinin ve onun etkisinin toplumdaki saygınlık açısından devamı koşullarında aydın, sanatçılar ve kültür emekçileri arasında sağladığı etkinlik, bu kesimlerin işçi sınıfı ile mücadeleye katılmaları açısından belirleyicidir.

DDKD (daha sonra siyasi olarak PPKK) ile DHKD (daha sonra siyasi olarak TKSP) gibi dönemin Kürt halkı içinde en etkin oluşumların sınıf içinde yürüttükleri çalışmalar 1 Mayıs’ların merkezi örgütlenmelerinde kendini somut olarak göstermiştir.

6) Bugün 1 Mayıs’ı Taksim 1 Mayıs Alanı’nda kutlamak için devletin yasağının tekrar kırılması gerekiyor. Bu amaçla da sınıf savaşımı ve sınıf örgütlenmesi anlamında yapılacak çalışmalarla sınıfın bu adıma hazırlanması gerekiyor. TAKSİM 1 MAYIS ALANI gibi gündemimizden hiç bir zaman düşmeyen hedefi tekrar gerçekleştirmek ve yasakları kırmak, sınıf mücadelesinin birliği, yığınsallığı, savaşkanlığı, her türlü mücadele aracını kullanabilmeye hazır olması koşullarının mücadeleler içinde tekrar istenilen düzeyde kazanılması ve sınıfın bu süreç içinde hazırlanması ile mümkündür. Bu alanda da tüm baskı ve devlet terörüne karşın, özellikle sınıfın mücadele kararlılığının gelişmesinde son yıllarda ciddi mesafeler katedilmiştir, ancak yeterli değildir. Özellikle sendikal alanda, sendikal birliğin sağlanması, ve sendikaların tekrar yığınsallaşması konusunda tamamlanması gereken önemli görevler vardır. Kimse tüm sendikal konfederasyonların bir anda sınıf ve kitle sendikacılığını savunur duruma geleceğini beklemiyor. Ancak, sınıf ve kitle sendikacılığı ilkelerinin ve mantığının var olan tüm konfederasyon ve iş kolu sendikalarında daha etkin kılmak için tüm devrimci sınıf örgütlerinin yapabilecekleri ve yapmaları gereken çok iş vardır. 

Değilse karşılığı olmayan temennileri amaç ve belgi düzeyine çıkarmak sınıftan kopmayı beraberinde getireceği gibi sınıf mücadelesine zarar verecektir. İlkeli ve keskin gibi görülebilen ifadeler, reformizmin ve pasifizmin kapısını açmamalıdır. Sınıf ile birlikte, sınıf mücadelesi gerçeğini özümseyip kavrayarak, sınıftan kopmadan, sınıfın bilincini geliştirme mücadelesini ileri götürme görevi devrimcilere, sosyalistlere ve komünistlere düşmektedir.

7) Sınıf örgütlenmesini tüm eksiklerine rağmen bugün ülkede özellikle Kürt Özgürlük Hareketi ile sınıf mücadelesinin farklı alanlarında yeni yığınsal ve etkin bir güçlenme sağlanmıştır. DBP nezdinde ifadesini bulan bu örgütlenme, HDK ve HDP ile Türkiye devrimci, sosyalist ve komünist güçlerinin bir kesimi ile brilikte hareket ederken, bir kesimi ile de eylem ve güç birliği gerçekleştirmektedir. HDP sosyalizmi hedefleyen sosyalist bir sınıf partisi değildir. HDP Halk Demokrasisi’ni hedefleyen, kitlesel bir sol parti niteliğine sahiptir, ancak bileşenleri arasında sosyalistler ve komünistler de vardır. Bu olgu sınıf hareketi tarafından doğru değerlendirilmeli, yerli yerine oturtulmalı ve gerçekçi hedefler çerçevesinde mücadele sürecinde birlikte hareket edilmelidir. Tüm ülkede 1 Mayısların yığınsal kutlanması, 1 Mayıs Taksim yasağının kırılmasında HDP’nin de önemli katkısı olacaktır.

8) Taksim 1 Mayıs Alanı, İstanbul için merkezi bir alandır. 1976, 77, 78 ve 1979’da İzmir’de kutlandığı gibi merkezi ve tek bir 1 Mayıs mitingi geçmiş yıllarda alınan tüm yaralara rağmen aşılmış ve daha ileri hedefler elde edilmiştir. Son yıllarda yaklaşık 45 ilde yığınsal olmak üzere, hemen hemen bütün illerde 1 Mayıs etkinlikleri ve kutlamaları yapılmaktadır. Bu etkinliklerin de şöyle önemli bir niteliği mevcut. Belirli merkezleri örnek gösterelim. Gebze; Gebze Sendikal Birliği adıyla oluşan tüm konfederasyon ve iş kolu sendikalarını kapsayan, önemli fabrika ve tersanelerin sendika temsilcilerinin de temsil edildiği birkaç yıldır sürdürülen önemli bir çalışma var. Gebze yerelinde onbinlerce işçi (örgüt mensubu değil) her yıl 1 Mayıs’lara katılıyor ve gerçekten sınıfın temsil edildiği sınıf bilincine uygun bir kutlama yapılıyor. Bursa; Bursa’da çok önceden tüm sendikaların katılımı ile çalışmalar başlatılıyor ve ilçeler bazında ön çalışmalar yapılarak, 1 Mayıs sabahı ilçelerde yürüyüşler ile toplanılıyor ve topluca Bursa merkeze gidiliyor. Fabrikalardan da aynı şeklide toplu gidişler örgütleniyor. Zonguldak, Tekirdağ, Adana, Mersin, Konya, Samsun, Antalya, gibi illerde işçi katılımının ve tüm sendikaların katılımının sağlanabildiği 1 Mayıs’lar düzenlenebiliyor. Amed, Van, İzmir, Ankara, Trabzon, gibi illerde ise ağırlıkla sendika aktivistlerinin ve örgüt taraftarlarının etkin katıldığı 1 Mayıs’lar düzenlenebiliyor. Bu arada Ankara, İzmir ve Antalya’da sınıf örgütlenmesinin gelişmesine koşut olarak, 1 Mayıs’a katılan işçi ve emekçi sayısının her yıl arttığına şahit oluyoruz. Amed ve Van’da da sınıf çalışmasının sonuçları ile Kürt halkının özgürlük isteminin dile getirildiği yığınsal halk katılımlı 1 Mayıs mitingleri düzenleniyor. Bu olgu sayısal oranda daha az olmakla beraber tüm Kürdistan kentleri için geçerlidir.

9) Taksim’de 1 Mayıs kutlama kararlılığımızı tüm bu gerçek olgular çerçevesinde değerlendirip savunmamız gerekiyor. Temel ölçüt sınıf ile beraber, sınıfın katılımını artıracağımız ve sınıf bilinci kazanmasına yardımcı olacağımız 1 Mayıs kutlamalarına ve eylemliliklerine ağırlık vermektir.

 

10) Birleşik Metal-İş ve Nakliyat-İş’in 1 Mayıs’ı Taksim 1 Mayıs Alanında kutlamaya çağırması birkaç yönden sorunludur. a) DİSK içinde ayrı bir baş çekilmekte ve bölünme yaratılmaktadır. b) Genelde sendikal birlik hedefi tamamen kenara bırakılmaktadır. c) Kendi üyeleri tabandan kopmaktadırlar. Kartal, Pendik, Tuzla, Darıca, Gebze metal işçileri Birleşik Metal üyesi olsalar dahi Maltepe ve Gebze’de olacaklardır. ç) Bu kararın alınmasında Birleşik Metal-İş içinde yuvalanmış Vatan Partili ve SİP/KP’li uzman kadroların ciddi ve belirleyici katkıları vardır. Böyle bir kararın alınması provokasyondur ve bu kadroların eseridir. Dolayısıyla kime hizmet eden bir karar olduğunu herkesin takdirine bırakıyoruz. d) İstanbul Mimarlar Odası “Maltepe Dolgu Alanında Miting Yapılamaz!” mealinde bir açıklama yapmıştır. Buna benzer Maltepe yerelinde de açıklamalar olmuştur. Fakat gerek Mimarlar Odası gerekse de yerelde bu yönde açıklama yapanların CHP’nin ADALET Mitingine Maltepe Dolgu Alanında yığınsal katılım sağladıkları ve 1 Mayıs’ta da üye ve çevre tabanlarının 1 Mayıs’a katılacaklarını belirtmek gerekmektedir. Dolayısıyla bu çağrıların amacı hassasiyetle irdelenmeli ve sınıf savaşımına katkısı değerlendirilmelidir. Kaldı ki Taksim 1 Mayıs Alanı da AKP Belediyesi tarafından çevre hassasiyetlerine tam ters bir anlayışla tüm yeşil alanlar yok edilerek tamamen betonlaştırılmıştır.

11) İstanbul Merkezi 1 Mayıs’ı için bu yıl yapılması gereken, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK üyesi işkolu sendikalarının ve BAĞIMSIZ Sendikaların tabanlarını, mümkünse de İstanbul Bölge Örgütlerini, ayrıca ilçelerde, işçi yatağı semt ve mahallelerden ortaklaşa otobüsler kaldırarak işçi, emekçi ve yoksulların akın akın 1 Mayıs mitingine katılımlarını sağlamaktır. Bu çalışmayı yaparken de öncü işçilerimiz, parti kadrolarımız içinde çalışma yürüttükleri topluluklar ile birlikte davranmalı onlarla beraber olmalıdır. 1 Mayıs Mitingleri her yerde parti politikalarımızın, pankartlar, yayınlar ve kişisel ilişkiler vasıtasıyla sınıfa ulaştırılacağı alan olmalıdır. Değilse bir kaç örgüt kadrosu Taksim’e çıkmak için ara sokaklarda polisle çatışacak, 1 Mayıs’a katılması gereken bayramın sahibi işçi ve emekçiler de sahil boylarında, ormanlık alanlarda ve adalarda mangal yaparak a-politik olarak 1 Mayıs’ı geçireceklerdir. Bu sonuçları yaratmanın ortak olma ve kendi kişisel duygularını tatmin etme hakkını kimse kendinde görmemelidir. TKP örgüt ve kadroları ise asla!

12) Son olarak özellikle vurgulamak istediğimiz bir konu daha var. İşçi sınıfının politik örgütü olan Komünist Partiler, 1 Mayıs ve benzeri eylemliliklere kendi pankartları altında katılmazlar. Üye ve örgütlerinin içinde çalıştıkları sendikalar, demokratik örgütler, meslek odaları vb örgütleri saflarında, birlikte çalıştıkları sınıf kardeşleri ile katılırlar. Öğrenci gençlik ve işçi yatağı semtlerde kökleri olan kadın örgütlenmelerinin kendi pankartları altında saf tutmaları doğaldır. Orada çalışan komünistler de o saflarda 1 Mayıs’a katılacaklardır. Demokratik Kitle Örgütleri’nin de kendi saflarını oluşturmaları anlaşılırdır. Ancak sınıf içinde çalışan, sınıf mücadelesini kıstas alan, sınıf içinde kökü olan devrimciler, sosyalist ve komünistler 1 Mayıs’lara kendi doğal çevreleri ile o sendikaların ve örgütlerin saflarında katılırlar. Bu geleneği bozarak parti safı oluşturma safsatasına komünist partilerin ihtiyacı yoktur. Bunu yapanlar sınıftan kopuk örgütlerdir. Bu söylediğimiz parti adına miting alanında pankart açmak veya bayrak taşımak ile çelişmez. O görevi yerine getiren yoldaşlarımızın görevi budur. Bu çerçevede tüm parti örgütlerimizi ve yoldaşlarımızı olağan olduğu gibi kendi çalıştıkları örgütlerle 1 Mayıs etkinlik ve eylemlerine katılmaya yönlendiriyoruz.

 

  • YAŞASIN 1 MAYIS! İŞÇİ SINIFININ BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ!
  • YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!
  • KAHROLSUN İŞÇİ VE HALK DÜŞMANI MHP-AKP-SARAY REJİMİ!
  • YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ SENDİKAL VE POLİTİK BİRLİĞİ!
  • YAŞASIN TÜRK, KÜRT VE TÜM ULUSLARDAN İŞÇİLERİN BİRLEŞİK MÜCADELESİ!
  • ŞAN OLSUN PROLETARYANIN SOSYALİZM MÜCADELESİNE!
  • YAŞASIN TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ, TKP!

 

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi Sekreterliği
15 Nisan 2018