Türkiye Komünist Partisi 10 Eylül 2019 tarihinde 99. savaş yılını doldurdu ve 100. savaş yılından gün almaya başladı. Merkez Komitemiz bütün bir yılı 100. Yıl faaliyetleri olarak planladı. Parti örgütlerimizin önüne nicel ama özellikle de nitel anlamda gelişme görevi koyuyor. “IV. Kadri Erol Yoldaş Komünist Hamlesi” sürecini bu faaliyetin bir aşaması olarak tarif ediyor.
Sınıfın örgütlenmesi konusu Komünist Partilerin en önemli görevi, varlık nedenleridir. Şimdi önce 31 Mart Mahalli İdare Seçimleri ve daha sonra 23 Haziran İBB Başkanlığı seçiminin yenilenmesi sonucu ülkede ortaya yeni bir durum çıktı. İşçi, emekçi ve yoksullar, rejim partilerine kırmızı kart gösterdiler. Bu seçmenlerin bir kısmı, daha önce rejim partilerine oy vermiş seçmenlerdi. Onların karşı oy vermeleri olumlu ve önemli bir gelişme.
“Üçüncü Yol” stratejisi sosyal demokrat, reformcu ve Alman Sosyal Demokratları’nın liderlerinden “renegat” yani “dönek” olan Karl Kautsky’nin güncelleştirdiği bir politik çizgidir. Kautsky ve sonrası dönemde bu politika komünistler ile reformistlerin en önemli ayrım noktalarından biri haline gelmiştir. “Üçüncü Yol” stratejisi reformist bir stratejidir. Devrimci değildir.
23 Haziran 2019 İBB seçimleri sürecinde partimiz Türkiye Komünist Partisi ile bu adı kullanan resmi icazetli sahte SİP/“TKP” arasındaki fark tekrar pratikte ortaya çıktı. Birçok yurttaşımız TKP adına bakarak bizleri karıştırıyor. Kalpazanlar kimi il ve ilçelerde tabela astıkları ve devletin icazetiyle seçimlere dahi katıldıkları için konuyu ayrıntılı olarak bilmeyen yurttaşlarımız kalpazanların tabelalarını bizim parti zannediyor.
Sahte SİP/“TKP”nin 23 Haziran 2019 İstanbul BB Başkanı seçimleri konusunda yaptığı ve kendilerinin bir “devlet projesi” olduklarını yeniden kanıtlayan, üyelerinin seçimde sandığa gitmemeye telkin yönündeki açıklama partimiz TKP’yi 80’li yıllarda likidasyona sürükleyen devr-i sabık Genel Sekreter Haydar Kutlu, nam-ı diğer Nabi Yağcı’ya da bir mesaj yazdırmış. Nabi Yağcı’nın sorunu kalpazanların seçim taktiğinin yanlışlığı ve onların iktidarın değirmenine su akıtmaları değil.
Öncelikle 1 Mayıs 2019’un tüm ülke çapında hemen hemen bütün illerde ve ona ilaveten kimi önemli ilçelerde yığınsal olarak kutlanmasını önemli gördüğümüzü belirtmek isteriz. Kutlamaların birçok il ve ilçeye yayılması işçi sınıfının ve emekçilerin katılım oranını artırmaktadır. Niceliksel olarak bu olumluluğun altını çizerken aynı olumlu değerlendirmeyi nitelik açısından yapmamız mümkün değildir.
Türkiye Komünist Parti'li emektar kadrolar 2 metrelik bayraklar, 3 metrelik pankartlar ile 1 Mayıs yürüyüş ve mitingine katılarak politik bir mesaj verdiler. Sendika, meslek odalar ve demokratik örgüt saflarında 1 Mayıs etkinliğine katılan yüzlerce TKP kadrosu ve sempatizanı TKP emektarlarının siyasi mesajını coşkuyla karşıladılar ve bu coşkuyu birlikte çalıştıkları kitlelerle paylaştılar.
1 Mayıs 2019’u karmaşık bir ortamda karşılıyoruz. Ülke ekonomik kriz koşullarında. İşçiler, emekçiler ve yoksullar inim inim inliyor. Zamlar aldı başını yürüdü. Sağlıklı beslenmeyi bırakalım, karnımızı doyurmak mümkün değil. İşsizlik almış başını yürümüş.
HDP vekili Leyla Güven’in Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması içi başlattığı açlık grevi 180. gününü aştı. Bu süreçte yurt içi ve yurt dışında toplam sayıları binler ile ifade edilen siyasi tutsak ve siyasi göçmen açlık grevlerine aşama aşama katıldı. Kısa bir süre önce de açlık grevleri kimi tutsaklar tarafından kademeli olarak ölüm oruçlarına yükseltildi.
Ülkemiz devrimci işçi hareketi başladığı tarihlerden günümüze önemli deneyimler biriktiriyor. Osmanlı’dan cumhuriyete geçişle de, mülkiyet ilişkilerinin kapitalist biçimi otoriter yapısını sürdürdü. Bunun nedeni kapitalizmin bağımlı ve işbirlikçi gelişmesi ve burjuva demokratik dönüşümlerin oluşamaması yanında, emek güçlerinin örgütlülüğüyle de ilgiliydi.