Türkiye Komünist Partisi’nin 97. kuruluş yıldönümünü ağır baskı, terör ve diktatörlük koşullarında karşılıyoruz. Hangi koşullarda savaştığımızı bu yazıda ele almamız partimizin yayınlarını izleyenler için bir tekrardan öteye geçmeyecektir. Mesele bu koşullardan nasıl çıkılacağı, işçi sınıfının ve yoksulların bu mücadelede nasıl bir rol üstlenecekleri konusudur.
Partimiz savaş tarihi boyunca çeşitli evrelerden geçmiştir. Bu evrelerin nitelikleri her zaman ulusal ve uluslararası koşullar ile bu iki alanda sınıfsal güçlerin yeralımına göre belirlenmiştir. Komünist idelerin yükselme ve tüm halkları kapsayıcı dönemde kurulan partimiz, uluslararası alanda sosyalizm kuruculuğunun yaşadığı tüm dönemlerin, inişlerin, çıkışların ve ilerleme ile gerilemelerin sadece şahidi olmamış, tüm bu gelişmelerden doğrudan etkilenmiştir.
Türkiye Komünist Teşkilâtı’nın faaliyeti hakkındaki layihayı esas itibarıyla ikiye ayırmak lâzım gelir: Biri «tenevvür» [aydınlanma], diğeri de «teşekkül» [şekillenme] devri.
Tenevvür devri: Bu devrin mahiyetini, manasını anlamak için Rusya’da inkılâbın henüz başlamadığı zamanlara kadar geri gitmelidir.
Kapitalizm idare-i zulmânesine karşı şimdiye kadar hudut ve millet tanımaksızın Rusya’da, Almanya ve Macaristan’da, muhtelif şark ülkelerinde ve nihayet Türkiye’de icra-i faaliyet eden arkadaşlarımızı, memleketimizi iş görmeye davet ve bir merkez etrafında toplamağa sevk edecek âmil şüphesiz ki muayyen esaslarda takip olunacak bir programdır. Bugün biz böyle bir program lâyihasını muhterem kongreye arz ile mühim ve tarihî bir vazifenin ifasına girişiyoruz.
Teşkilât devirlerini geçiren ve şimdiye kadar birer grup halinde yaşayan Türkiye komünistleri, bu kongreden müteşekkil ve müttehit bir fırka olarak çıkmakla, yeni bir devre-i hayata ayak basıyorlar. Fırkanın önünde duran birinci vazife: Bundan sonra memleketimiz amele ve fukara rençperleri arasında fikrimizi kuvvet ve süratle neşrederek halkın mukadderatını kendi eli ne verecek sebep ve kabiliyetleri hazırlamaktır.
Beni şu konferansa reis intihabınızdan dolayı büyük teşekkürler ederim. İtimadınıza teşekkürüm resmî değil, pek samimi mahiyettedir. Ben bu içtimanızı büyük bir kıymeti tarihiye telakki ediyorum. Çünkü fikrimce bu teşkil ettiğiniz heyet tarihte Türk halkının tesiratını hakikaten arz ve temsil eden ilk teşkilattır.
1. Ancak sermaye, para tahakkümünün devrilmesi ve yalnız sosyalizm inkılâbının bütün cihana yayılması, sana tam ve sağlam bir hürriyet verecektir Sen ancak, sermayedarların, toprak sahiplerinin, paşa ve ağaların nüfuz ve tahakkümünü yıktığın ve bütün kuvvetinle sosyalizm inkılâbını kendi memleketinde müdafaa ve neşrettiğin takdirde, beynelmilel inkılâbın ilerlemesine yardım etmiş olursun.
Henüz daha iki sene süre olmasına karşın Saray 16 Nisan Anayasa Referandumu sonrası hiç zaman yitirmeden 2019 seçimlerine hazırlanmaya başladı. “Uyum Yasaları” adı altında geçici iki yıllık süre için Başkanlık Sistemi’ni yürütebilecek kanunları onadı, Meclis göstermelik duruma geldi, kendisi AKP’nin başına geçti ve ülke yönetim merkezi olarak Saray mekan haline getirildi.
Ülke çok çelişkili ve bir o kadar da karmaşık bir süreçten geçiyor. Günlük burjuva basının etkisinde irdelenmeye çalışıldığında gerçek tabloyu görmek zordur. Ancak keskin bir göz ve akıl Saray Diktatörlüğü’nün açıklama ve uygulamalarını tersten okuduğunda toplumsal ve politik gerçekleri görebilecektir. Saray Diktatörlüğü sosyal, siyasal ve ekonomik alanda tıkanmıştır. Çözümsüzdür. Tek çözümü, OHAL koşullarında Saray’da hazırlanan KHK’ler ile ülkeyi yönetme çabasıdır.
Komünistler yeni bir dünya kurma mücadelesi veren öznelerdir. Onları bir araya getiren, komünist olma niteliklerini kazandırma görevini üstlenen de yine tek tek komünistlerin gönüllü birliğinden oluşan partileridir. Bu partiler toplumsal panorama içinde “süs çiçeği” değildirler. İşçi sınıfının örgütlenme ve mücadele araçlarıdırlar. Amaca ulaşmak için sınıfın ihtiyaç duyduğu gereksinimleri sağlayan kollektif öznelerdirler. Ve başa dönerek tekrar edelim.